Serdar Temiz’in
sorularını yürüttüm ve bir de kendim yanıtladım:
1-
Onpunto'da
yazma nedeniniz?
Bloglarda yazmaya, ilkin
Blogcu’da, sonra Milliyet Blog’da, en son da Onpunto’da başladım. Bunların
dışında İngilizce olarak, Blogger’da 3 tane olmak üzere, 6 tane internet sayfam
var. Onpunto’yu Milliyet Blog’dan okudum. Çoğulluk olsun istedim. Önce
yapmıyordum, şimdi aynı yazıyı 3 bloga da koyuyorum ve bambaşka tepkiler
alıyorum. Onpunto, yarışmaya girmeyi ve birilerini geçip para kazanmayı düşündüğüm
ilk yer oldu. Henüz para kazanamadım ama hiç olmazsa puan alabiliyorum.
2-
Mesleğiniz?
(Profesyonel olarak gazetecilik yapıyor musunuz?)
Mezuniyetim işletme,
uzmanlığım ticari bankalar. Eğer öyle yapsaydım, banka batıranlardan biri
olacaktım ki onların epeyi bölümdaşımdır. Hiç işletmecilik yapmadım. Lisansımı
10 yıla uzatıp, sonra sokağa düştüm. 20 yıldır seyyar satıcıyım (kitap,
efemera), yani aslında işsizim. Barmenlikten çevirmenliğe 20 işte çalıştım.
Asıl işim yazarlık ama ondan yalnızca 1 tek kez telif ücreti aldım, 100 küsur
matbu, 400 küsur internette makaleden söz ediyoruz. 24 yıldır yazılarım
yayınlanıyor. Basılmış 3 kitabım var. Gazetecilik, köşe yazarlığı, akil
yazarlık sevdiğim bir altalan. Gelecekbilim veya modern dans gibi bazı sapa
konularda, 1 kitaptan fazla hacimde makale yazmış tek Türk yazarım. Profesyonel
gazeteci değilim.
3-
Yazdığınız
konuları neye göre seçiyorsunuz? Gündemdeki konular mı, yoksa kendi
gündeminizdeki konular mı?
100-500 arası kitap
taslağım var. (100’ünü bitirdim.) Herhangi bir anda 10’un üzerinde temel konum
vardır. Sürekli günce tutarım. Güncelerim deneme üslubundadır. Gündemdeki
konuları sürekli yazarım. Konu seçimim biraz da içsel, burnum nerede koku
alıyorsa, o yöne gidiyorum gibi. Örnekse, ABD ile kapışacağımızı 1999’da
yazdım. Şimdi ise, TC’nin emperyalistliğinin atacağı ilk 1-2 takla ilgimi
çekiyor, çünkü bundan sonraki rota, o yalpalarda ortaya çıkacak (bakınız kaos
matematiği). PKK ile savaşta 1-2 yıl içinde çok büyük 1 gaf ve çok büyük 1
başarı umuyorum (buna ABD-İran savaşı almaşıkları ve girişim saçakları dahil
değil). Dolayısıyla, yazdıklarımı hem kendim, hem de gündem birarada belirliyor,
diyebilirim.
4-
Güncel
konulardan bahsederken kaynak olarak gazete, tv, radyodan mı yararlanıyorsunuz?
Genel kültürüm geniştir.
İngilizce de biliyorum. Herhangi bir konuda tüm kaynaklara çabucak ulaşabilme
yetim var. Tüm temel ve insansal bilimlerde üniversite 2. sınıf düzeyinde
bilgim var. İnternette sürekli izlediğim 20’nin üzerinde haber sitesi var.
Günde 10’a varan gazeteyi düzenli olarak internetten okuyorum. Televizyonum
yok, hiç olmadı. Başvuru kitaplarından oluşan 1.000 kitaplık bir kütüphanem
var.
5-
Gazetecilik
yaptığınızı düşünüyor musunuz?
Araştırmacı anlamda
evet. Muhabirlik alanında çok az. Söyleşi / röportaj alanında az. Köşe
yazarlığı anlamında evet. Uzmanlık anlamında evet.
6-
Onpunto
size neyi sağladı? Mesela, fikirlerinizi ifade etmeyi mi? Yeni arkadaşlar
edinmeyi mi, yazma arzunuzu gidermeyi mi?
Onpunto bana henüz
maddi ve manevi bir şey sağlamadı. Sansürsüzlük iyi (ama onu zaten 10 yıldır
internette yaşıyorum), çünkü sokak dili kullanıyorum arasıra ve bu insanları
incitiyor ama buna aldırmıyorum. Faşizmin ve engizisyonun göbeğinde kibarlık
düşünecek durumum yok. Blogdan veya internette arkadaş edinmeyi tiksindirici
buluyorum. Tüm bloglarda bana gelen tüm arkadaş ekleme taleplerini reddettim.
Asosyal ve anti-hümanistim ya da huysuz moruğun tekiyim. Düşüncelerimi ifade
etmeyi zaten çoktan başardım, bir gün anlaşılmayı umuyorum, kabul edilmeyi
değil.
7-
Onpunto'da
yazmayı, hayatınızın birinci önceliği mi, yoksa hobi olarak mı tanımlıyorsunuz?
Yazmayı hobi olarak
görenlerden tiksiniyorum. İnsan bunu söyleyebiliyorsa, kendinden utanmalı.
Yaşam yazıdan önce gelmez, yaşam düşünceden önce gelmez. O hayvanlar içindir.
Yazmak benim tek yaşama nedenimdir, varlık nedenimdir (raison d’etre). Onpunto
veya başka bir blogda olmak değildir. Her durumda, yılda 1.000-2.000 sayfa
yazıyorum. Yazdığım 20.000 sayfanın 1.000’i tümüyle yok oldu ama buna
aldırdığım yok.
8-
Etrafınızda
olan bitenlere, bu haber olabilir, yazı yazayım, fotoğraf çekeyim, gözüyle
bakıyor musunuz?
Sözel, işitsel ve
görsel olarak kaydedilebilir değerdelik ölçütüm var. Radyo dinleme geleneğini
sevdiğim için ve bu konuda ortalık çok boş kaldığı için, en çok işitsel kaydı
önemsiyorum. Pazarlarda, otobüslerde dinlediğim insan sohbetleri tam Hüseyin
Rahmi’lik. Geçmişteki güncelerime bakarak da, kendi ölçütlerimi sınarım. 24
yıllık sürekli günce sonunda bir rota tutturmuşa benzerim: Gündelik yaşam
kültüroloğu.
9-
Gazete,
radyo, tv’lere ve gazetecilere güven duymamanızdan dolayı mı burada
yazıyorsunuz?
Komprador
kapitalistlerden tiksinmeme karşın, herhangi bir radyoda, televizyonda,
gazetede çalışabilirim ve yazabilirim. Sonuçta, burada da tiksindiğim kişiler
var ama burada da kalıyorum. Benim için her yer bir cehennem: Gerizekalıların
ve karacahillerin cehennemi. Bahsettiğim ümmiler değil, kendini okur ve yazar
sananları kastediyorum. Yeryüzü’nde asal yalnızım.
10-
Onpunto.com,
alternatif bir medya alanı yaratabilir mi?
İdi ama şu an hayır.
Bunu yapamayacağını, aslında denemeyeceğini son birkaç ayda kanıtladı.
Televizyon dizisi, cinsellik, futbol gibi en bilgi faşizmi konulardaki yazılar
diğerlerini boğuyor. Biraraya gelmemesi gereken metinler yanyana duruyor.
Ortalık kerhane mangalı gibi. Ancak, vurgulamak isterim: Hem gazete olarak, hem
internet medyası olarak herşey yapılabilir durumda, istese onpunto da yapar.
Altan’ın çıkacak olan Taraf’ına karşın, bugün Türkiye’de 500.000 tirajlık bir gazete
okuru boş alanı var. İnsanlarda para da var. Becerememişlerin yaptıklarını
yapmayıp, yapmadıklarını yaparsa, herhangi biri bunu becerir. Heykelde olduğu
üzere, bir şeyin varlığı denli, yokluğu da görünür olabilir.
(15 Kasım 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder