6 Ağustos 2013 Salı

Onpunto Anketi


Serdar Temiz’in sorularını yürüttüm ve bir de kendim yanıtladım:

1-       Onpunto'da yazma nedeniniz?

Bloglarda yazmaya, ilkin Blogcu’da, sonra Milliyet Blog’da, en son da Onpunto’da başladım. Bunların dışında İngilizce olarak, Blogger’da 3 tane olmak üzere, 6 tane internet sayfam var. Onpunto’yu Milliyet Blog’dan okudum. Çoğulluk olsun istedim. Önce yapmıyordum, şimdi aynı yazıyı 3 bloga da koyuyorum ve bambaşka tepkiler alıyorum. Onpunto, yarışmaya girmeyi ve birilerini geçip para kazanmayı düşündüğüm ilk yer oldu. Henüz para kazanamadım ama hiç olmazsa puan alabiliyorum.

2-       Mesleğiniz? (Profesyonel olarak gazetecilik yapıyor musunuz?)

Mezuniyetim işletme, uzmanlığım ticari bankalar. Eğer öyle yapsaydım, banka batıranlardan biri olacaktım ki onların epeyi bölümdaşımdır. Hiç işletmecilik yapmadım. Lisansımı 10 yıla uzatıp, sonra sokağa düştüm. 20 yıldır seyyar satıcıyım (kitap, efemera), yani aslında işsizim. Barmenlikten çevirmenliğe 20 işte çalıştım. Asıl işim yazarlık ama ondan yalnızca 1 tek kez telif ücreti aldım, 100 küsur matbu, 400 küsur internette makaleden söz ediyoruz. 24 yıldır yazılarım yayınlanıyor. Basılmış 3 kitabım var. Gazetecilik, köşe yazarlığı, akil yazarlık sevdiğim bir altalan. Gelecekbilim veya modern dans gibi bazı sapa konularda, 1 kitaptan fazla hacimde makale yazmış tek Türk yazarım. Profesyonel gazeteci değilim.

3-       Yazdığınız konuları neye göre seçiyorsunuz? Gündemdeki konular mı, yoksa kendi gündeminizdeki konular mı?

100-500 arası kitap taslağım var. (100’ünü bitirdim.) Herhangi bir anda 10’un üzerinde temel konum vardır. Sürekli günce tutarım. Güncelerim deneme üslubundadır. Gündemdeki konuları sürekli yazarım. Konu seçimim biraz da içsel, burnum nerede koku alıyorsa, o yöne gidiyorum gibi. Örnekse, ABD ile kapışacağımızı 1999’da yazdım. Şimdi ise, TC’nin emperyalistliğinin atacağı ilk 1-2 takla ilgimi çekiyor, çünkü bundan sonraki rota, o yalpalarda ortaya çıkacak (bakınız kaos matematiği). PKK ile savaşta 1-2 yıl içinde çok büyük 1 gaf ve çok büyük 1 başarı umuyorum (buna ABD-İran savaşı almaşıkları ve girişim saçakları dahil değil). Dolayısıyla, yazdıklarımı hem kendim, hem de gündem birarada belirliyor, diyebilirim.

4-       Güncel konulardan bahsederken kaynak olarak gazete, tv, radyodan mı yararlanıyorsunuz?

Genel kültürüm geniştir. İngilizce de biliyorum. Herhangi bir konuda tüm kaynaklara çabucak ulaşabilme yetim var. Tüm temel ve insansal bilimlerde üniversite 2. sınıf düzeyinde bilgim var. İnternette sürekli izlediğim 20’nin üzerinde haber sitesi var. Günde 10’a varan gazeteyi düzenli olarak internetten okuyorum. Televizyonum yok, hiç olmadı. Başvuru kitaplarından oluşan 1.000 kitaplık bir kütüphanem var.

5-       Gazetecilik yaptığınızı düşünüyor musunuz?

Araştırmacı anlamda evet. Muhabirlik alanında çok az. Söyleşi / röportaj alanında az. Köşe yazarlığı anlamında evet. Uzmanlık anlamında evet.

6-       Onpunto size neyi sağladı? Mesela, fikirlerinizi ifade etmeyi mi? Yeni arkadaşlar edinmeyi mi, yazma arzunuzu gidermeyi mi?

Onpunto bana henüz maddi ve manevi bir şey sağlamadı. Sansürsüzlük iyi (ama onu zaten 10 yıldır internette yaşıyorum), çünkü sokak dili kullanıyorum arasıra ve bu insanları incitiyor ama buna aldırmıyorum. Faşizmin ve engizisyonun göbeğinde kibarlık düşünecek durumum yok. Blogdan veya internette arkadaş edinmeyi tiksindirici buluyorum. Tüm bloglarda bana gelen tüm arkadaş ekleme taleplerini reddettim. Asosyal ve anti-hümanistim ya da huysuz moruğun tekiyim. Düşüncelerimi ifade etmeyi zaten çoktan başardım, bir gün anlaşılmayı umuyorum, kabul edilmeyi değil.

7-       Onpunto'da yazmayı, hayatınızın birinci önceliği mi, yoksa hobi olarak mı tanımlıyorsunuz?

Yazmayı hobi olarak görenlerden tiksiniyorum. İnsan bunu söyleyebiliyorsa, kendinden utanmalı. Yaşam yazıdan önce gelmez, yaşam düşünceden önce gelmez. O hayvanlar içindir. Yazmak benim tek yaşama nedenimdir, varlık nedenimdir (raison d’etre). Onpunto veya başka bir blogda olmak değildir. Her durumda, yılda 1.000-2.000 sayfa yazıyorum. Yazdığım 20.000 sayfanın 1.000’i tümüyle yok oldu ama buna aldırdığım yok.

8-       Etrafınızda olan bitenlere, bu haber olabilir, yazı yazayım, fotoğraf çekeyim, gözüyle bakıyor musunuz?

Sözel, işitsel ve görsel olarak kaydedilebilir değerdelik ölçütüm var. Radyo dinleme geleneğini sevdiğim için ve bu konuda ortalık çok boş kaldığı için, en çok işitsel kaydı önemsiyorum. Pazarlarda, otobüslerde dinlediğim insan sohbetleri tam Hüseyin Rahmi’lik. Geçmişteki güncelerime bakarak da, kendi ölçütlerimi sınarım. 24 yıllık sürekli günce sonunda bir rota tutturmuşa benzerim: Gündelik yaşam kültüroloğu.

9-       Gazete, radyo, tv’lere ve gazetecilere güven duymamanızdan dolayı mı burada yazıyorsunuz?

Komprador kapitalistlerden tiksinmeme karşın, herhangi bir radyoda, televizyonda, gazetede çalışabilirim ve yazabilirim. Sonuçta, burada da tiksindiğim kişiler var ama burada da kalıyorum. Benim için her yer bir cehennem: Gerizekalıların ve karacahillerin cehennemi. Bahsettiğim ümmiler değil, kendini okur ve yazar sananları kastediyorum. Yeryüzü’nde asal yalnızım.

10-    Onpunto.com, alternatif bir medya alanı yaratabilir mi?

İdi ama şu an hayır. Bunu yapamayacağını, aslında denemeyeceğini son birkaç ayda kanıtladı. Televizyon dizisi, cinsellik, futbol gibi en bilgi faşizmi konulardaki yazılar diğerlerini boğuyor. Biraraya gelmemesi gereken metinler yanyana duruyor. Ortalık kerhane mangalı gibi. Ancak, vurgulamak isterim: Hem gazete olarak, hem internet medyası olarak herşey yapılabilir durumda, istese onpunto da yapar. Altan’ın çıkacak olan Taraf’ına karşın, bugün Türkiye’de 500.000 tirajlık bir gazete okuru boş alanı var. İnsanlarda para da var. Becerememişlerin yaptıklarını yapmayıp, yapmadıklarını yaparsa, herhangi biri bunu becerir. Heykelde olduğu üzere, bir şeyin varlığı denli, yokluğu da görünür olabilir.


(15 Kasım 2007)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder