6 Ağustos 2013 Salı

Milliyet Blog’da 2. Yılım Bitti

Genel olarak karamsar ve gerçekçi biriyimdir.

Buraya ilk geldiğimde de öyleydim. Şimdi de öyleyim.

Son 2 yılda Dünya’da ve Türkiye’de nahoş olaylar yaşandı. Durum giderek berbatlaşıyor.

Tüm bunlara karşın, şu anda burada olduğuma memnunum.

Blogculardan aşırı gayrımemnunum ama ‘beter olsunlar’ diyorum. İnsan, kalemi eline aldığında veya klavyenin başına oturduğunda, buradakilerin yazdıkları şeyleri yazacaksa, hiç uğraşmasın daha iyi. Boşuna bilgi gürültüsü oluyor.

Bunlara rağmen, yine de memnunum. Çünkü:

Yapmak istediğim şeyi fazlasıyla becerdim: Tabu olan ve bilinmesi zorunlu olduğu halde, kimsenin aklına gelmeyen, özellikle getirilmeyen konuları gündeme getirdim. Kalıcı bir söylem bu: Yıllar sonra da, kanıt olarak yerinde duruyor olacak.

Onları yazarken de, kişiliğim dönüştü.

Tümüyle kuramsal biriyken, bazı pratikler üretmek durumunda kaldım.

Ben buna ‘tao’ diyorum: ‘Yürünebilir bir yol’ ve ‘uygulanabilir projeler’ anlamına geliyor.

İnsanların bir bölümünü ikna edebildiğim, aldığım geri-beslemeden (feed-back) belli.

Daha önümde birkaç onyıl var. Bu durumda, karamsarlığım gelecek için ortadan kalkmış oluyor. Kendi işimi kendim görüp, geleceğe demokrasi için açık ve uygulanabilir bir yol bırakacağım.

Bu düşüncelerin, nüfusu 100 milyona çıkacak Türkiye’de 1 tek veya tümden 100 milyon kişi tarafından kabülünün epistemoloji açısından anlamı yok. Ne Aristo, ne de Lao Tzu yaşarken, o denli etkili değillerdi. Sonradan, düşüncesel ve düşünsel açıdan, yavaş yavaş derinlere girerek, yüzyıllar boyunca etkili oldular. Ben de öyle olacağım.

Bunlar gerçekleştiği için, Milliyet Blog’a teşekkür etmeyeceğim. Kendimi kimseye karşı borçlu saymıyorum. Tarihten epeyi bir alacağım var.

Burada da, nice taviz karşılığında tutunabildim. Editörler de, bana karşı bazı tavizler vermiş sayılırlar. ‘Karşılıklı uzlaşma’, buna deniyor.

Olsun: Sonunda, yaşamda slalom çizmeyi öğrendim.

Her zamanki gibi, çıkış repliği: Yola devam...


(23 Haziran 2008)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder