Aslında okuduğum
konuları saysam, daha kolay olur ama böyle olsun:
Futbol başta olmak
üzere spor, burç, kariyer, aşk, cinsellik, aile, mizah, moda. Daha vardır da,
ilk aklıma gelenler bunlar.
Neden bunları
okumuyorum?
Öncelikle, sinirlenip
tansiyonum yükseldiği için. Sonrasında, bunların bir insana herhangi pratik
veya teorik bir katkıda bulunmayacağını düşündüğümden dolayı.
Beni asıl
ilgilendiren yazılar, bilmediğim şeyleri bana öğreten, yeni bir bakış açısı
kazandıran, bir de aşırı dürüst yazılar. Sonuncular için ayrıca, bu toplumda
dürüstlüğün bedeli oldukça acı ödetildiği için, aynı zamanda yorum yazıp, bir
usturmaça görevi üstlenmek için.
Blogculuk hakkında
son zamanlarda yazılan yazıları çoğunluk okuyorum. Yazmak hakkında bu kadar
farklı düşünceler olabilmesi bana acaip geliyor. Bunun nedenini, yazar
arkadaşların az okumasına bağlıyorum, çünkü yazmak hakkında yazarlar çok
açıkseçik izlekler bırakmıştır ki ‘100 oku, 10 yaz, 1 yayınlat’ bunlardan
birisidir.
Okurken çok
sinirlendiğim ve okumayı yarıda kestiğim yazılar da var. Bunlar, yazmayı ve
yazarlığı, üstelik kendi kişiliklerinde, aşırı irtifa kaybına uğratanlar.
Okumaktan ve yazmaktan korkulan, okuyanların ve yazanların aşağılandığı bir
toplumda bunu yapmak, ancak ‘kapıkulluğu’ olarak nitelendirilebilir.
Buradaki 1.500
kişinin yazıyı ve blogu, Amerika’yı
yeniden keşif düzeyinde ele aldığını görüyorum. Yazmanın ‘sin qua non’
(olmazsa olmaz’ kurallarını bireyler tek tek değil, tüm yazarlık tarihi anonim
olarak belirlemiştir ve öyle kolay kolay yeni şerh yazılmaz. Güneşin altında
söylenmedik söz söyleyecek varsa, buyursun. Yoksa, bin yazıp, bir
yayınlatsınlar.
(4 Nisan 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder