6 Ağustos 2013 Salı

Blogculuk 1

İnternet kullanıcıları genelde üniversite mezunları ve öğrencileri ki bu da % 10’luk, (bazı üniversiteler lise düzeyinde eğitim verdiği için) aslılnda % 5’lik bir nüfus dilimi demek. Zaten nüfusun üçte ikisi hiç gazete okumuyor.

Bu kullanıcılar, ülkemizin kültürünün tüm özelliklerini açıkça sergiliyorlar. İnternet de modalara açık. Eskiden e gruplar modaydı. Şimdi bloglar moda.

Beni en çok haberlere gelen okur yorumları etkiliyor. Çünkü imla hataları dahil, çok doğrudan, çok fevri ve o denli de açıkseçik ifadeli oluyorlar. Ülkemin insanlarını anlama fırsatım doğuyor.

Gelelim buraya:

Burada 400’e yakın kişiyiz. Bunlardan 15-20’si ileride matbu gazetede köşe yazarı olacak. Bunu şimdiden nasıl mı biliyorum? Medya artık bir market. Köşe yazarları ve bloglar burada birer meta oluyor. Medyanın yeni metalara gereksinimi var. Çetin Altan gibi 50 sene aynı şeyi yazan köşe yazarları da var ama yeterli olmuyor. Şimdi yeni trend 20 yaş civarındaki kadın köşe yazarları. Neden? Çünkü ülkemizde kadınlar genelde gazete okumazlar. Kadınların okuyacağı şeyleri de kadınlar yazar elbette. İşte bu nedenle, 15-20 adayın % 75’i kadın olacaktır diyebiliriz şimdiden. Milliyet, bloguyla bir tür atelye, laboratuar veya stüdyo türü bir işlev kazanmış durumda. Yeni kanlar yeni okurlar demek olacak.

En çok yazılan konulara bakın: Gündelik yaşam ve aşk-evlilik. Oysa, üçüncü sayfa haberleri dışında olağan gazeteler bu tür yazılar içermezler. Demek ki bu yönde de bir trend sözkonusu.

Alexa’ya göre, Milliyet’in internet okuru, milyon kullanıcıda 2.000 kişi. Dünyada 750 milyon internet kullanıcısı olduğu için, bu günde 1,5 milyon kişi gibi bir sayı demek. Gerçekten öyle midir, bilemiyorum. Ancak 150.000 kez tıklanan fotoğraflar olduğuna göre, pekala mümkün. Milliyet ise, geçtiğimiz aylarda bu sayıyı günde 500.000 olarak açıklamıştı. İnsanlar gazeteleri internetten işte de okuyabildikleri için, bu mümkün. Bu hepi topu 5 yılda böyle oldu.

Bu tabloda yerim ne?

8 yıldır internet kullanıyorum. 5 küsur yıldır ağ sayfam var. Başından beri imdb gibi sitelere yazıyorum. Birçok e gruba üye oldum, sonradan çıktım. Blog alanına ise son 1 yıldır girdim. 5 blog sayfam var, 2’si İngilizce; 2 ağ sayfam var, 1’i İngilizce, çünkü yazdıklarım Türkiye’ye hitap eden şeyler değil henüz, bunun ayırdındayım.

Milliyet blog sayfasına gelmemin nedeni, kamuoyunu belli konularda yeniliklere açık kılabilmek. Gelecekbilim dünyada tümüyle bir iktidar aracı olarak çok yaygın bir biçimde kullanılıyor. Türkiye’de 3 tane gelecekbilim örgütü var ama hiçbiri hiçbirşey yapıyor durumda değil. Ayrıca devletin akademik ve istihbaratsal epeyi kurumu mevcut ama onlar da dışa tümüyle kapalı.

Her 20-25 metin 1 kitap eder kabaca. Bunların parasal telif hakkını Milliyet’e devretmiş oluyorum. Her kitap yılda ortalama 1.000 dolar gelir getirir. 2106’ya dek 100 yıllık telif hakkı sözkonusu benim için. Böylelikle her 25 metin için Doğan Holding’e 100.000 dolar kazandırmış oluyorum. Niyetim 200-250 arası metin yayınlatmak. Bu da 1 milyon dolar eder. 46 yıllık yaşamında 46.000 dolar harcamamış bir yazar olarak ironik bir durumdayım ama bunu yapmak durumundayım. Çünkü, ileride Türkiye’ye milyarlarca dolar kazandıracak gelecekbilimcilerin ve projelerin oluşabilmesi için, kültürün altyapısının kurulması gerekli.

Görüldüğü gibi, burada bulunma nedenim gençlerle aynı değil. Ben yolun sonundayım, onlarsa yolun başında.

Her iki yaklaşımın da bu blog alanında yeri olduğu kanısındayım. Yayınlanabilir değerde herşeyin 100 yıl gecikme ile olsa bile, yayınlandığını biliyorum, ustam saydıklarımın çoğunun başına benzeri şeyler geldi zaten. Yaptığım geleceğe kayıt bırakmak yalnızca.


(7 Eylül 2006)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder