Milliyet Blog sevmeyi
sevenlerle doldu taştı. Yakında, diğer yerli ve yabancı bloglara sevgi
ihracatına başlayacağız.
Sevgili blogdaşlarım;
Faşizmin ve
engizisyonun gırtlak boyu olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Böyle koşullarda sevgi
olmaz. Olursa da, hastalıklı olur. Zaten ortamdaki sevgi de hastalıklı bir
sevgi. Hani melodram romanlardaki imkansız aşklar gibi.
Sevgi, temel
duygulardan biridir. Temel duyguların çoğu, öfke, nefret, korku, acı, üzüntü,
vd olumsuzdur. Doğal olan da budur, çünkü insanlar olumsuz durumlardan
öğrenerek evrilegeldiler. Yağmur suyu ve muzla, hiç mutsuz olmadan ve birbirini
severek yaşayan insanlar da var ve 3 milyon yıldır aynı koşullarda yaşıyorlar.
Bu durumda sevgiyi savunmak evrimsizliği savunmaktır.
Sevgi insanı daha
zeki ve daha bilgili kılmaz. Daha iyi de kılmaz. MHP’liler ne diyor? ‘Ya sev,
ya terket’.
Yani sevgi, bugün
burada bu kültürde zararlı bir olgudur.
Ayrıca, sevmeyi
sevenlerin sevmeyi değil de, sevilmeyi bekledikleri bilinen bir olgudur.
Sevgili
filifiliklerim, burası arkadaş bulma sitesi değil, bir gazete sitesi.
Milliyet Blog’un son
haftalardaki durumu, beni hem hayrete düşürüyor (editörler buna nasıl izin
verdi, diye), hem de güldürüyor (buranın da modası geçeceği için, modaseverlerin
yeni sitelere doğru kanat çırpmalarını seyrettiğim için).
Dilerim, gazetenin ve
editörlerin değer yargılarının kırmızı çizgisini geçmemişimdir.
(17 Temmuz 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder